8 Haziran 2013 Cumartesi

AVRUPA'DA ARŞİVCİLİĞİN DOĞUŞU

          Avrupa'da arşivcilik yazının bir malzeme üzerine yazılması ile başlamış olup Eski Yunan ve Roma İmparatorluğu'nda arşivlerin olduğu bilinmektedir. Ancak 11. yy öncesine ait malzemeler azdır.
          Arşivlerin düzenli bir şekilde tutulmaya başlanması 11 ve 12. yy'dan sonradır. Ancak her ülke kendi geleneğine göre arşivlerini düzenlediklerinden bir Avrupa Arşiv Birliği söz konusu olmamıştır.
Yasal ve mali evraklar pek tabi ki ilk arşiv örnekleri arasındadır. Örneğin Fransa'da 1307'de Tresor des Chartes (maliyeden sorumlu kurum) arşivci istihdam etmiştir. İngilitere'de 1346'da halk arşivleri kurulmuştur. Tapu kayıtları arşivde ağırlık kazanmıştır.
          Merkezi yönetimlerin gelişmesi 16.yy'da büyük arşiv kurumlarının oluşmasını sağladı. Bunlardan ilki 1542'de İspanya'daki Archivo de Simancas'dır. İngiltere'de de 1610'da bir kurum açılmıştır.
          17.yy da Fransa'da arşivcilik bilimsel bir disiplin haline gelmeye başladı. Arşivcilik el kitapları çok çeşitli ülkelerde basıldı.
          18.yy'ın sonunda İngiltere hariç Avrupa'da Fransız İhtilali ile arşivcilik teorileri yasal değişikliklere uğradı. 1794 Fransız anayasasında arşivleri halkın görmesinin bir kişisel hak olduğu kabul edildi ve böylece bir çok kurumun belgeleri halk arşivlerinde toplandı. Dolayısıyla bu belgeleri yorumlayabilecek arşiv uzmanı ihtiyacı doğdu. Bunu takiben 1811'de Naples'da Scuola del Grande Archivio ve 1821-1829 arasında Ecole des Chartes açıldı. Bu okullardaki eğitim daha çok tarih eğitimi veriliyor bunun yanında belge ayıklama ve intikal teorileri de verilmekteydi.
1850'lerde arşivciler dört sorun ile ilgilendiler:
  • Dokümanlar arşivlere nasıl transfer edilecek?
  • Ayıklama nasıl yapılacak?
  • Niteleme ve düzenleme hangi seviyede olacak?
  • Arşivler halkın hizmetine nasıl sunulacak?
Tüm bu sorunlar Avrupa'yı ikiye böldü. Almanya ve Orta Avrupa evrak kayıt sistemine ağırlık verdi. Fransa, Belçika, İngiltere ve İspanya'da ise kendi kamu kuruluşları kendi sistemlerini seçmekte ve uygulamada daha serbestlerdi. Evrak kayıt sistemi, belgenin üretiminden arşive intikaline kadar olan süreci ciddi anlamda kontrol eder ve milli arşivler kendisine belge üreten kurumlar üzerinde söz sahibidir.
          1850'den sonra provenans prensibi Natalis de Waily sayesinde modern arşivciliğin temeli haline geldi. Prensibin tanımı ilk defa 1841'de yapılmıştı.
          Arşivciliğin kendine özgü yasal bir statü kazanması ise Avrupa'nın tamamında 1880 ve 1910 yılları arasında olmuştur.
_________
Kaynakça:
Kandur. H., editör.Arşivcilik Konferansları I. İstanbul: Librairie  de Pèra;1995.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder